Carbon Brief ve The Guardian gazetesi, BM raporları ve OECD verilerini analiz ederek küresel ısınma için harcanan milyarlarca dolarlık fonların dağılımını inceledi. Araştırma, işleyen ancak merkezi denetime tabi olmayan bir sistemin siyasi çıkarlara hizmet ettiğini ve en ihtiyaç duyulan yerlere yeterince gitmediğini gösterdi. En az gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğu kredi stattında fon alırken, gelişmiş ülkelerin finansmanı genellikle petrol devletleri ve Çin gibi büyük ekonomilere aktarıldı. Gelişmekte olan ülkelerin temsil sorunu ise iklim müzakerelerinde gerilime neden oluyor. #haberler
İklim değişikliği bilimi ve politikası konularında uzmanlaşmış Carbon Brief ve The Guardian gazetesi, daha önce raporlanmamış Birleşmiş Milletler (BM) başvurularını ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerini inceleyerek, küresel ısınmayla mücadele için kullanılan milyarlarca dolarlık kamu parasının akıbetini açıkladı.
Yayınlanan araştırma, BM İklim Değişikliği Konferansı 2025 (COP30) sırasında Brezilya’da ortaya çıktı ve zengin kirletici ülkelerden savunmasız ülkelere sermaye aktararak, bu ülkelerin ekonomilerini temizlemelerine ve ısınan dünyaya uyum sağlamalarına yardımcı olan genel anlamda işleyen bir sistemin varlığını gösterdi. Ancak, fonların dağıtımının merkezi bir denetime tabi olmaması ve ülkelerin takdirine bırakılması, siyasi çıkarların etkisinde kalındığını ve ihtiyaç duyulan yerlere yeterince odaklanılmadığını ortaya koydu.
Guardian’ın analizine göre, 2021 ve 2022 yıllarında dağıtılan fonların beşte birinden fazlası, dünyanın en yoksul 44 ülkesi olarak bilinen en az gelişmiş ülkelere gitmiş. Bu fonların önemli bir kısmı hibe değil, kredi şeklinde sağlanmış. Bazı en az gelişmiş ülkeler, iklim finansmanının üçte ikisinden fazlasını kredi olarak almış ve bu durum, bu ülkeleri daha fazla borç batağına sürükleyebilir.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerdeki iklim eylemlerini desteklemek için çeşitli finansman stratejileri izliyor. Ancak, analizler, büyük miktarlardaki fonların petrol devletlerine ve Çin gibi ekonomik güce sahip ülkelere gittiğini gösteriyor. Bu durum, iklim finansmanının adaletli dağılmadığını ve gerçek ihtiyaç sahiplerine yeterince ulaşmadığını ortaya koyuyor.
İncelenen iki yıl boyunca en az gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında yapılan finansman taahhütleri dikkate alındığında, bu ülkeler arasında büyük farklılıklar olduğu görülüyor. Bu durum, iklim müzakerelerinde giderek artan gerilime neden oluyor ve adalet meselesi günden güne önem kazanıyor. Sonuç olarak, iklim finansmanının mevcut şekli, yoksul ülkelerin daha da borç yükü altına girmesine neden olabilir ve uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm sunmayabilir.
Trakya Life – Hibya Haber Ajansı